27 Eylül 2016 Salı

Geçen hafta sonu ne yaptığını biliyorum!

Hatırlarsınız "Geçen Yaz Ne Yaptığını Biliyorum (İngilizce: I Know What You Did Last Summer)" adlı filmi. İşte böyle bir giriş yapayım dedim. Geçen haftasonu işte bu filmin tam tersi idi. Herşey bayramlaşmak için aradığım arkadaşın beni bayramdan sonra düğünüm var demesiyle başladı. %80 geleceğim demişim ( arkadaşım düğünde söyledi ). Velhasılı planımı yaptım. Önce bir arkadaşımı görecektim sonra proje konusunda konuşacak sonra uzun zamandır görmediğim ortimi görecektim. Akşamına eskişehire geçip gökhanı görecektim. Ertesi gün ise bursaya geçip arkadaşın düğününe katılıp bitiş zamanına göre balıkesirdeki haruna da ateş almak için uğramayı planlıyordum.
Ve evet bunlar 2 günde olacaktı. Sabah erkenden havalimanına indim. Tam havalimanına girerken feysbuktaki bildirime baktım. Tam 4 sene önce de burada olduğumu hatırlattı bana. Aklımdan şuraya bi yer yatağı sersem daha az masrafa girerdim yeminle dedim kendi kendime. Hemen uçağa geçtim ben koridor kısmında otururken yanıma bir anne ve bebeği geldi. Sonra farkettim ki arka koltukta bir bebek daha vardı. Ahanda hapı yuttuk, bunlar şimdi yol boyunca ağlarlar dedim. İşin güzel tarafı hiç öyle olmadı. Hatta yanımdaki küçük hanımla yol boyunca oynadık. Yds için okuduğum dan brownun lost symbol kitabı da oynamamıza oldukça yardımcı oldu. :)
  Maşallah çocukların ikiside pek uslu durdular. Oyundur derken havalimanına indik. Kucağıma almak için kollarımı uzattığımda hemen atladı sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi. Uçaktan çıktı annesi ile giderken indirdi kendini ve tekerlekli el çantasını taşıya taşıya arkamızdan gelmeye başladı. Sayın köylüler şimdi bubda ne var diyebilirsiniz. Tabii siz teyzemin kızı ile tanışmadınız. Bir çocuk hiç mi durmaz ya! Neyse konuyu dağıtmadan, tam çıkacakken havalimanında hoşçakal için el salladığımda el sallayıp öpücük atınca tamam bu çocuk olmuş dedim. :D

Shoutle a geçtik. Bu arada ankaradaki Shoutle ın güzergahı değişmiş haberiniz olsun. Önceden ankamall ve aştiye uğrarken şimdi direk kızılaya uğruyor. Kızılaya giderken feysbukta bi iki soru çözerim diyerek takılıyordum. Birden birisinin 2 gün önce yds nin açıklandığını söyleyince, galiba yine 70i geçemedim diyerek bi bakayım dedim. Baktığımda gözlerime inanamadım saygıdeğer romalılar. 71.25 almıştım. Sevgi paylaştıkça çoğalır felsefesinden arkadaşlara da haber verdim. Kızılayda yemek yedikten sonra plan programımın anahtarı olan arkadaşın dükkanına (ankara araştırma hastanesi acil bölümü) gittim. Öyle ki onun nöbette olup olmadığını bilmiyordum süpriz yapmak istedim. ( yapamadı! :/ )
Onun izinli olduğunu öğrendikten sonra Çankaya'ya geçtim. Ortimi alıp ankarada merkezi ama bir o kadar nadir bilinen cafeye oturduk. Böyle mekanlar cezbeder beni. Vel hasılı ortim ile görüştükten sonra tandoğana tren garına geçtim. Taksicinin muhabbeti o kadar hoştu ki insanın taksiden inesi gelmiyordu. Tam benim frekansta. Ama bir şey unutmuştum. Gökhanın fosur fosur uyuyabileceğini. Gökhan ile kiwi maceramızı daha önceki girdileri okuyanlar bilir. Gökhana tekrar haber verdim ve düştüm yollara.

Eskişehire vardığımda ayazın insan vücudundaki etkilerini hemen anlamıştım.
gökhab konuyu açtı hemen;
- hacı akşama konser var gidek mi? Hoş bunu laf olsun diye soruyorum geleceksin
+ne konseri hacım?
- çanak çömlek ya boşver. Güzel bir grup varmış dinleyek.
+olur
-yok bi de hayır diyeydin dedi.
Arkadaşı cevriye ile buluştuk birşeyler yedikten sonra konser alanına geçtik. Ön tarafta protokol var ama ark tarafta bildiğin a takımı gibi takılıyoruz. (Görsel eklenecek)

Oldukça da eğlendik


3 Eylül 2016 Cumartesi

Elektrik-Elektronik Mühendisliği dersleri

Merhabalar tekrardan. Uzun bir aradan sonra tekrar bloga devam edelim. Artık karşınızda ülkedeki yaklaşık 20Bin den fazla elektrik- elektronik mühendislerinden birisi olarak bulunmaktan gurur duyuyorum. Nacizane bloğuma bu girdinin sebebide budur. Yani gördüğüm kadarı ile ülkemizde çok ama çok elektrik elektronik mühendisi olmakla beraber konu hakkında (bende dahil) bir çoğu -yani elektrik elektronik hakkında- habersizler. Bende bundan sonraki blog girdilerimi elektrik elektronik mühendisliğinde anlatılan dersleri sizlere ,daha kolay anlamanızı ve sonraki nesillere de kolaylıkla anlatmanız için dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.( ne kadar anlamlı bir cümle ).
Velhasıl-ı kelam hatalarımız olacaktır. Şimdiden affola. Bir de derslerle ilgili soru, anlamadığınız noktaları, veyahut şunu da çöz diyeceğiniz örnekler olursa bu kanal üzerinden veya chalukg@gmail.com adresinden ( mümkünse videolu , değilse sesli o da olmazsa fotoğraflı olarak ) sorabilirsiniz. Başlangıç olarak Electronic Devices and Circuit Theory 11th Edition kitabı ile elektronik 1 ve 2 derslerini anlatacağım. Edinmek isteyenler bağlantıdan indirebilirler. Şimdilik esen ve selametle kalın.

7 Ekim 2014 Salı

Hayatımızdan memnun olmak için gerekenler.

Bir sözlük yazarından alıntıdır.

Az önce sözlükten biri mesaj attı sevgili apartman sakinleri. Abi sen bonzai mi kullanıyorsun diye sormuş. Kendisine biz fakir kafası yaşamayız aslanım dedim. Israrla ne kullandığımı sorunca açıklamak istedim gençler. Benim fabrika ayarlarım böyle, ekstra bir şey yapmıyorum.

Antik roma’da kadına elma fırlatmak evlenme teklifi yapmak anlamına geliyormuş gençler. düşünsenize, yoldan geçerken adamın teki kafama elma fırlatacak, ben de evett diye çığlık atıp çocuğumuzun adı ne olsun aşkım diyeceğim. Şimdi biz neyiz diye soracağım. iyi ki antik roma'da yaşamıyoruz, kaç tane poseidon döverdim kim bilir.

antik roma’da halka açık tuvaletlerde sosyalleşiyormuş insanlar. Hadi elma ile evlenme teklifi bir nebze kabul edilebilir ama hayatımın aşkı, evimin direği poseidon’umla öyle romantik bir tanışma öykümün olmasını kaldıramayabilirdi bünyem. hayır kendisine, aşkım beni ilk gördüğünde üzerimde ne vardı diye soramayacaksam bu ilişki yürümez.

işte sırf bu yüzden iyi ki türküm, doğruyum, çalışkanım.
türkler hayatlarından neden memnun sanıyorsunuz sevgili romalılar. *

18 Eylül 2014 Perşembe

Bugün ben bunu öğrendim serisi-1

Artık bilgi çağında yaşamamızdan mütevellit ( sırf bunu cümle içinde kullanmak için böyle bir giriş yaptım) lucy filmde de dediği gibi bildiklerimizi bir alt nesille aktarmalıyız. Bundan dolayı bu seriyi kendi bildiklerimden bahsedeceğim. Bazıları aşırı terim bolluğu ile boğabilir. Şimdiden uyarmakta yarar var.
1-20'lik diş; normalde insanda 15 yaşından başlayıp 25 yaşına kadar çıkabilen bir diş çeşididir. sadece 2 adet dişden ibarettir. 18.y.y.dan önce bu dişler insanlarda var olup şimdiki gibi çürümeye yatkın dişler değil gayet sağlam ve kullanılan dişler imiş. fakat yediğimiz öğünlerdeki et miktarı azaldığından dolayı bu dişler fonksiyonlarını yitirmeye başlamışlar ve kolay çürür halen gelmişler. (ne enteresan değil mi? ) hakeza pankreas da böyle değil midir? dışarıdan inselin verilince hemen fonksiyonunu yitirir. Velhasılı kelam bu dişler belirli bir evreden sonra zararlıdır. eğer dişlerinizde yamukluk olduğunu görüyor iseniz .öndeki dişlerinizin sıklaştığını ve sarardığını görüyorsanız, bir doktora gitmekte fayda var. bazı 20lik dişler düz şekilde çıkarken yana çıkanlarda var. benimki de böyle bir diş. bkz; 
20lik dişim (temsili değildir.)
bu tarz dişler genelde cerrahi yöntemler ile alınmaktadır. yani dişin bulunuğu yerin iç kısmından yarık açılıp diş o yöne doğru çekiliyormuş. tabii yarık açıldıktan sonra da dikiş gerekebilir. bu durumda da 1 hafta sonra dikişleri aldırmaya gitmeniz gerekebilir. bildiğiniz özel bir doktorunuz var ise lütfen ilk başta ona görününüz. 
doktor korkusu olanlara ; acıyacak tabii başka alternatif var mı? bu arada özeldeki bazı doktorlar sprey kullanıyorlar. yani ilk önce uyuşturup daha sonra iğne yaptıktan sonra muayeneye başlıyorlar. bu arada unutmayın onlarda bir zamanlar hasta idiler. :)
2-istanbul'daki 17k belediye otobüsü;
Bkz; bir iett otobüsü.

galiba türkiyedeki en uzak mesafe yol alan otobüs. Şöförü uzun yol kaptanlığı olarak çalışsa yeridir. onlarda en azından gidilen yol kadar ücretlerinde artış oluyor. kadıköyden bin x durağında in diyen teyzem bana uzun bir yol olduğunu söylememişti. meğerse new york'dan çıkıp Connecticut'a giden otobüsmüş. eğer bu otobüse binecek iseniz 55 durak gideceğinizi de bilmelisiniz (benim saydığım kadarı ile ). teyzenin birisine yer verdiğimde tuhaf tuhaf bakmasından anlamalıydım. ( meğerse kimse yer vermiyormuş.) velhasılı kelam istanbul güzel memleket.

5 Ağustos 2014 Salı

Bir Teknoloji macerası; ATARİ

Bilenler bilir efenim. 90ların başında ülkemize gelmesi ile atari denilen şey hayatımıza girdi. benim hayatıma ise 96 dan sonra girdi. Daha televizyonların sadece izlenme haricinde oyun kumandalarının ekleneceğini öğrendiğimiz zamanlar. Asıl teknoloji ile tanışmam 6 yaşına dayanır. Büyük babam almanyadan radyo getirirdi. ben de çocuk aklı işte onu parçalar, sonra toplamaya çalışırdım. Bir gün büyükbabam avometre denilen ölçü aletini getirdi.
Tabii o zamanlar fluke markasını bilmiyorduk. Velhasılı, ben avometrenin ortasındaki komutatörü çevirip çevirip ayarlar. sonra eve saklar, bomba diye bağırırdık. ( nasıl bir çocukluk geçirmişsem demek)
Maceranın temeli o zamanlara dayanır. Sonra atari ile tanıştık.
En önemli oyun mario idi bizim için. Daha sonrasında atarinin gelişmiş versiyonlarının yanı sıra bilgisayarda girdi hayatımıza. Kasede üflemekti belki çocukluk fakat çalışırdı sonra kaset. tuhaf değil mi? Mikroişlemcinin olduğu bir devreye üfürüyorsunuz ve cihaz çalışmaya başlıyor. Daha sonra lise de atari salonları ile tanıştık. Ve jetonun para ettiğini fark ettik.
,
Atari salonunda ilk 3 içerisindeydim tüm oyunlar içerisinde. en favori oyunumuz ise the king of fighters idi. 
seriyi yaklaşık 99 dan 2004 e kadar hazım ettik sonra tekrar hayatımıza entegre ettik. 
Ve dün tekrar atari salonun önünden geçerken iyiki o dostlara sahipmişim dedim.
Sonrasında bilgisayar dönemi denk gelir ki, o da başka bir maceradır. 
Bonus;

18 Temmuz 2014 Cuma

Elektronik Mesleği

Dikkat: elektronik mesleki terim içeren yayın.
Bir eylül ortasında meslek lisesine doğru giderken babamla son köşeye yaklaşıyorduk. Babam dedi ki;
-evladım bak artık kendine bir meslek seçeceksin. istiyorsan seni düz liseye de yazdırabiliriz meslek lisesine de , yanlız ben senin elektronikçi olmanı istiyorum. çünkü gelecek zamanlarda her şey elektronik olacak. ( vizyona bakar mısınız?) fakat şu da bir gerçek ki; mesleğini sevmelisin oğlum, mesleğin 2. eşin gibidir. Seversen ve geçinirsen hayatını cennete çevirir. Aksi taktirde tam anlamı ile bir çıkmaz olur. hayatında zehir olur. O yüzden istersen ben metal , ağaç işleri seviyorum dersen ona da yazdırırım, ama seçim sana aittir, dedi.
* ben de elektroniği seviyorum baba elektronik okumak istiyorum dedim.
Gittik yazıldım elektronik bölümüne. lise 1 den sonra notlarımı iyi tuttum ve teknik liseye geçtim. sonrasında 4 sene lise hayatı kolaylıkla bitti. mesleğini seveceksin derken babam haklı idi. mamafih benim elektronik desteğimi aldığı hobi devreleri ile destekledi. flip flop devresi vardır.
mantalitesi basit. görüldüğü üzere bir led ( lamba ) yanarken diğeri söner. malzemeleri aldım ve  yaptım evde, 9v'luk pille çalıştırdığımda çalıştı. işte o zaman sevinçden çılgına döndüm. resimdeki gibi yanıp yanıp sönüyordu. 
oturdum yarım saat boyunca izledim. bir o yanıyor bir diğeri. yarım saat sonunda durumun farkına varıp dedim ki ; " yahu ne geri zekalı bir şey, ve ben de daha geri zekalıyım ki yarım saattir izliyorum. Ama ben yaptım ya güzel oldu vesselam" dedim. Hulasa macera böyle başladı . sonra entegre ile yürüyen ışık yaptım.
babam bunu aldığında 555 li bir devre almıştı , yaptım sonra çalışmadı. Meğerse devrenin 555 lik kısmı arızalı imiş. kendi yaptığım devreyi bağlayınca çalıştı . Ve tahmin edin ne oldu? yarım saat 45 dk çıktı. Yani bir robot yapsam, demek bile istemiyorum. geçen dönem ibrahimin yanında idim. insanı voltajın değil akımın çarptığını ispat etmek üzere. 
Velhasıl-ı kelam. Elektroniği seviyorum. 



13 Temmuz 2014 Pazar

Acıklı bir çocuk dramı!

Her şey yaklaşık 30 gün önce başladı.
*hacım napıyon?
-iyidir hacı sen naptın?
*iyi bende naptın?
-aynı bea, sen naptın?
*bende de aynı be. daha daha ne yaptın?
-aynı be fotosentez sen ne yaptın?
(3 dk sonra! )
*hacı iftara gelsene ankara'ya?
-mantıklı, zaten bir kaç görüşmem vardı onları yapayım iyi olur benim için.
*tamam zaten ramazan geliyor hem iftar sahur yaparız. hem sohbet hem muhabbet. 
- bence de güzel olur. ben uçak biletlerini alayım o zaman.
* tamamdır. plan tam belli olunca haber edersin.
-tamamdır merkez. görüşürüz. 
uçak bileti alındı. alınırken 60 tl uçuş puanımı da kullandım. Bu arada annemler umreye gideceklerinden dolayı, ayın ortasında biz umreye gideceğiz dediler. ben de düşününce ayın ortası 14-15 hem de pazartesi salı. kesin o günler giderler dedim kendi kendime. ve 12-13 e uçak biletlerimi aldım. Gün geldi geçti, görüşme yapacağım kişileri de aradım. Sabah 9dan itibaren 4 kişi ile 2 şer saatlik aralıklarla görüşecektim. 2 tanesi odtu de 1 kişi gazi de diğeri ise beşevler de olacaktı.
Yolculuğa çıkmadan önceki hafta herkesi son bir defa daha yokladım. Planlarımızda bir değişiklik olmadığını gördük. Herşey annemin biz hafta sonu yola çıkacağız demesine kadar gayet güzeldi. 
*biz hafta sonu yola çıkacağız!
-e ayın ortası demiştin ana ama?
*ramazandan bahsetmiştim ben. 
- bana böyle bi bilgi gelmedi . bilmiyorum yani.
*neyse kendini ona göre ayarla o zaman.
-hadi hayırlı işler bana. 
Sonrasında uçak bileti iptal edildi. Cumartesi akşamı için yeni bilet alındı. Sabah beşevler e geçilip tuğba d. ile görüşüldü. geri dönüşler, yol haritaları , amaçlar belirlendi ve ayrıldı. ardından başka bir arkadaş ile daha görüşüldü. sonrasında aybike ile görüşülmek için odtu ye geçildi. saat 12:00
Aybike odtu  Cs de M.Sc. yapıyor. gittiğimde şimdi bir öğrenciye okulu tanıtıyorum. birazdan işimiz biter demişti. geleyim ben de tanıtırım. odtu benim de eskiden workshop çalıştığım bir yer dedim. tamam dedi. ve buluştuk. yanındaki aile ilk bakışta biraz tanıdık geldi. sonrasında eski hocalarımızdan birisi olduğu fark ettim. 
ben sizi bir yerden demeden, hocam ben gazi den öğrencinizdim, nasılsınız? diyerek tanışma faslını başlattık. cm nin önündeki kafeye oturduk. aile çocukları ile beraber gelmiş ve kararsız kalmışlardı.
*haluk hocam odtu mu yoksa bilkent mi dersiniz?
- odtu.
*bilgisayar müh. yoksa elektrik-elektronik müh. mi?
-bu çocuğunuzun kararı bir şey diyemem.
biz bu ikilemde kaldık maalesef. Bu arada öğrenci 2560. sıralaması var türkiye genelinde. 
Sayın okurlar görebiliyor musunuz çocuğun acıklı dramını?
Tamam belirli bir puanı var ama bir ideolojisi yok maalesef. ilk önce ailesini odtu'ye ikna ettik aybike ile beraber. sonrasında hangisi dediğinde bir şey diyemem dedim. ama aybike bilgisayara aldırmak için uğraştı. ve kazandı. Burdan aybikeye sesleniyorum. eee-ce den daha iyi . Bu böyle biline. aklına takılan bir şey olursa sor diyoruz , bir şey gelmiyor diyor. ben de çıkıştım öğrenciye. Karşında hem eee öğrencisi hem de ce öğrencisi var . ben olsam ikisine aynı anda soru sorarım dedim. aklına gelebilecek saçma sapan tüm soruları bile sorarım dedim. ama vizyon ve misyonu olmayan birisi olduğundan pek bir şey sormadı. dolayısı ile kolaylıkla ikna olup gönderdik. yalnız aybike ile düşündüğüm 2 saatin 1 saatini yedi, o yüzden sinir olmadı değilim. aybike ile görüşüldü. ardından murat t ile görüşülmek için tobb etu ye geçildi. murat ile görüşüldükten sonra da, iftar için arkadaş geldi ve evine geçtik. ardından iftar ve 23 uçağı ile izmir e döndüm. 2 saat önce ailemi dış hatlardan gönderdim. havalimanına kombine alacağım bu gidişle. zaten lounge'ı hunharca kullanıyorum. Artık bi abonman bilet kesmeleri gerekli. Vel hasıl-ı kelam. Her zaman halimize şükür etmek hayatımızın vazgeçilmezlerinden olmalı.