28 Haziran 2014 Cumartesi

Lounge

Hayatta sevdiğiniz şeylerden birisi nedir derseniz . Bir otelin Lounge kısmında veya lounge bar kısmında oturup kafa dinlemek. Hatta arka bahçelerimden birisi de izmir hilton otelinin 31. kattaki lounge barıdır.
Akşam kahvesini yudumlarken 

Ve Manzarası.


Bir gün yine dinlenirken sevde aradı;
Efendim sevde?
-Haluk nerdesin?
Saklı bahçemde 
-Geliyorum sadece koordinatarı ver.
Kafa ütülemek yok ama.
-Tamamdır merkez adresi ver yeter.
Burada unuttuğum bir şey arkadaşımın yükseklik korkusunun olup olmayacağı idi. Ve korku var imiş. Sonrasında karşılıklı tatlı bir atışma başlamıştı bizim için.
-Haluk bana neden burada olduğunu söylemedin?
*Sormadın ki sadece adresi istiyorum dedin.
-Haluk benim yükseklik korkum var biliyor musun?
* O zaman aşağıya bakma . Ufku seyret. Ne kadar güzel bir gün batımı değil mi?
-Hee çok güzel batıyor. Benim tansiyonum gibi.
*Sakin ol bayılıyım deme. Şimdi bana doğru bak ve kahveyi yudumla . Bitirince iniyoruz aşağıya.
-Sen olmasaydın haluk kimse getirtemezdi beni buraya.
*Teşekkürler bu güzel iltifatın için. Biliyor musun arkadaşım gökhan beni lime lime doğrasan buraya çıkartmazsın demişti.
-Artık anla halimi hadi inelim dedi.
İndik.

Bir diğer güzel lounge ise ankaradaki rixos oteline ait.
Arkadaşım aytaç genç iş adamları toplantısına katılmak için rixosa gidiyordu. Uğur ve ben de ona abord olmuştuk. Sonrasında arkadaşlar benim toplantıya girmem lazım. Ayıp olmasın size dediğinde, yok biz lounge da oturur. Çaylarımızı içer muhabbet eder seni bekleriz dedik.
 Ve dün D&R da süper bir bölüm ile karşılatım.

Ve bu günü kârda bitirmiştik.

27 Haziran 2014 Cuma

Arkadaşlık

Hafta sonu ankara dönüşü ne yapayım derken gökhan aradı,
+hacım napıyorsun?
- iyiyim sana doğru geliyorum.
+ gelme , hastayım hacı.
-Geleyim yaparız bir şeyler. 
dedim ve eskişehire hızlı tren bileti aldım.
Eskişehir'i bilmeme rağmen sırf gezmeyi sevdiğimden dolayı gideyim dedim. Gökhan eski ev arkadaşım. 4. sınıfta beraber para karşılığı diğer öğrencilerin tez devrelerini yapıyorduk. O analog elektronik ve baskı devre ile ilgili iken, ben de dijital olan kısımı yapıyor, yazılım, programlama kısmı ile ilgileniyorduk.
Cyber Programlama çalışmaları ( Network'den tavla oynuyorlardı! )
Sağolsun oldukça atraksiyonumuz oldu. Ev de gazi mahallesinde olduğundan gidilecek yerler sıkıntılı oluyordu. Biz de evde aktivite yapıyorduk. Bir de arkadaşlar gelirken eliniz boş gelmeyin diye yüzsüzlük yapıyorduk ki bence en eğlenceli tarafı. Arada bir behzat ç setine katılıyorduk. Çiftliğe gidip yarım dönere kokoreçe 10 tl bayılıyorduk. Şunu idrak ediyor insan. Eğer aylık gelirin 1000TL ise üniversite hayatı var demektir. Değilse o iş zor biraz. 750 de olur. Aşağısı kurtarmıyor be kardeşim.
Konumuza dönelim. 
Gökhanın evine gittim. ( O sıralar kirada oturuyordu. Şimdi ev almış kendine ) 
Hastane durağında indim. Eve geçtik. Baktım ki evi götüren götürene. Derledik topladık, marketten meyve alayım çocuğun vücuduna vitamin girsin diye, meğer aldığım kivi daha olgunlaşmamış. Tamam bir ziraat müh. kadar iyi seçemeyebilirim. Ama kivi sert idi. 1 ay sonra gökhan tekrar aradı.
-Hacı ?
+Efendim. 
-Senin aldığın şu kiviler var ya ?
+EE?
-Olgunlaşmış. Hadi gel yiyelim.
+?!'?!'?!?!
Bu da o günlerden bir hatıra; 


22 Haziran 2014 Pazar

Marmaris Marmaris Marmaris.

-Merhaba x nasılsın?
+merhaba haluk sen nasılsın?
-.....
+......
- nerdesin ? ne zaman görüşebiliriz?
+ marmaristeyim ben şimdi! 
-Tamam gelince haberleşiriz.

*merhaba y nerdesin?
-Marmarisdeyim haluk.
/merhaba z marmariste misin? 
-nerden bildin!
herkes orada nasıl bilmeyeyim. 
Herkes tutturmuş bi marmaris gidiyor. Ve bahsediyor. Naçizane ben de kendi maceram'dan bahsetmek istiyorum. Ben ve arkadaşlarımla beraber iş için de olsa 10 günlük tatile gitmiştik oraya. ( Aslında sürgün olacaktı fakat hakkımızı hukuksal yolla aramaya çalışınca tatil oldu ) 10 gün boyunca oldukça eğlenmiştim ben kendi adıma. En güzeli ise telefonumun telef olduğu nimara mağrası seyahati idi. 
Alper abi , veli , özgür abi , mustafa abi ve ben 5 kişi bisiklet kiralayıp ( bisikletçi astsubay olunca işler kolaylaştı) 15 km uzaklıktaki nimara mağrasına yola çıktık.
Nimara mağrasına giderken (Based on true story) 

15 km engebelli yoldan sonra nimara mağrasına ulaştık. Yolda bir ara geride kaldım. Ve sapana geldiğimde orada bulunan turistlere nereye gittiklerini sordum anlamadılar. İngilizce sordum mal mal baktılar. En sonunda tarzanca anlattım. Anladılar. Sizin gibi turistin diyerek arkadaşlara yetiştim.
nimara mağrası girişi.
Dönüşte yaklaşık 4-5 km arasında bir yokuş çıkıyorsunuz. Marmarise ulaşacağınız son yokuş. Bilenler bilir. Orada bir çöp kamyonu peydah oldu. Biz onu geçiyoruz sonra o bizi geçip çöp alıyordu. Sonra biz onu tekrar geçiyorduk. Derken içinde telefonumun da olduğu poşet düştü. Hah dedim galiba bozuldu. Arkamdan gelen çöp kamyonu işte o kuşkuyu ortadan kaldıracak sesi çıkarttırdı.Döndüm ve telefonu aldığımda harap halde idi. 
İşte bu telefonun hiç çalışmadığını düşünün. ( Resim temsilidir.) 
Otele vardık. Serin bir duj dan sonra dinlendim. Telefoncuya gittiğimde
-Usta bunun durumu nedir?
+abi sadece ekran 200 Tl değişmesi
-(telefon 400 Tl zaten . Neyse değiştirme vakti gelmiş demek. zaten ram hafızası yeterli değildi iyi oldu benim için. ) Tamam usta kalsın.
Giderken barışı gördüm. Durumu anlattım. 
+ abi sen elektronikçi değil misin? Aç kendin tamir et.
- Uğraşmak istemiyorum dedim ama aklıma gelmemişti bu çözüm. Hemen hırdavatçı bulup gerekli malzemeleri temin ettikten sonra başladım bir taraftan da sahibinden.com dan benzer ekrana bakıyordum. Meğer ekran 120 tl imiş, ki söküp takması o kadar zor olmayan bir ekran imiş. Velhasıl kelam; telefon çalışmadı ve ben telefonsuz 8 gün daha kafa dinledim. Her yerini gezdim. Turistlerle muhabbet edildi. Ve son arkadaş; 
-haluk marmaris'e gidelim mi?
+ne marmarismiş arkadaş?!!!
- Gitmiyor muyuz?
+ gelecek hafta gidelim. İzine denk getiririz.
- Harikasın.
+ Aynı kabiledeniz nede olsa.

Merhaba Dünya.

Şu bir gerçek ki uzun zamandır blog sitem ile ilgilenemiyordum. Ve artık yeni bir başlangıç ile merhaba diyorum. Merhaba dünya'nın sebebini programcı olan , bununla az da olsa uğraşan herkes bilir. Programcılığa besmele ile sağ ayak ileride girdiğinizde ekrana bu yazıyı yazdırırsınız. Evrenin kanunu böyledir. Üzgünüm.Bazı arkadaşlarım blog kurmanın saçma gereksiz olacağını söylediler.
 Görüntü 
Arkadaşlarım ( Temsili değildir.) 
Amacım bu değil. Yoksa yazarım ssk gün sorguma, ne zaman emekli olacağım, feysbuk hekleme, twitter hekleme bu blog ziyaretçi akınına uğrar. Önceleri yapmış olduğum ar-ge çalışmalarım projelerim ve günlük hayatın koşturmalarından sonra , ayrıca yeni bir okul okumaya karar verdikten sonra blok yazmaya geri dönmeye karar verdim. ( evet o kadar abartılacak bir şey değil.)